Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yaşında Tarihimizin En Coşkulu Bayram Kutlamaları
6 mins read

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yaşında Tarihimizin En Coşkulu Bayram Kutlamaları

Türkiye Cumhuriyeti, yalnızca bir hafta sonra yüzüncü yaşını doldurmuş olacak.

Hiç kuşkusuz, Cumhuriyet tarihinin en değerli ve anlamlı bayramlarından birisini de 29 Ekim 2023’te yaşayacağız.

Öyleyse gelin, kimsesizlerin kimsesi Cumhuriyetimizin geçmiş kutlamalarına ilişkin tarihte bir yolculuğa çıkalım.

Coşkulu bayram kutlamalarını birlikte yeniden anımsayalım.

Cumhuriyet Bayramı dendiğinde herkesin aklına ilk gelen kutlamaların başında 29 Ekim 1933 geliyor. Cumhuriyet’in 10. yılına 10. Yıl Marşı ve Atatürk’ün büyük nutku damgasını vurmuştu.

Atatürk’ün kendi sesinden dinlemeye doyamadığımız 10. Yıl nutku, aslında milli mücadele tarihine ilişkin de çok özel mesajlar içeriyor. 

‘Yurttaşlarım az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir’ ifadeleri hala kulaklarımızda. 

‘Türk Milleti’ hitabıyla başlayıp ‘Ne Mutlu Türk’üm Diyene’ ifadeleriyle sona eren bu nutuk asla unutulmayacak konuşmalardan birisi olarak tarihteki yerini aldı.

Atatürk’ün Cumhuriyet’in ilk 10 yılını özetlediği, geleceğe ilişkin de mesajlar verdiği 10. Yıl Nutku, coşkulu kutlamalar eşliğinde tüm yurtta dinlenmişti.

Yine günümüzde bile yaygın olarak çalınan ve söylenen 10. Yıl Marşı da bu kutlamaların özel bir parçasıydı.

‘Çıktık açık alınla, 10 yılda her savaştan. 10 yılda 15 milyon genç yarattık her yaştan’ ifadeleri aslında bir milletin yeniden doğuş sürecini de özetler nitelikteydi.

Atatürk’ün söylevi ile birlikte bu marş da kutlamaların doruk noktasına ulaşmasına zemin hazırlayan bir faktör oldu.

Çoğu otoriteye göre, aradan geçen 90 yıla rağmen 10. Yıl Marşı seviyesinde bir marş henüz yazılıp bestelenmedi. 

10. Yıl Marşı, uzun yıllar sonra Kenan Doğulu tarafından yeniden düzenlenip yorumlandı.

Tarihimizdeki en dramatik ve hüzünlü 29 Ekim’i ise kuşkusuz 1938 yılında Cumhuriyet’in 15. yılının kutlandığı gündü.

Atatürk’ün çok istemesine rağmen hastalığından dolayı Ankara’ya gidemediği, kutlamalara çok sevdiği başkentinde katılamadığı 1938 29 Ekim’i tüm bir ulusu hüzne boğmuştu.

Atatürk’ün Dolmabahçe’de kendisini görmek için denize atlayıp yüzen gençlere selam verdiği anlar ise yine herkesin yüreğini burktu. 

Başkomutan bu günden yalnızca 11 gün sonra hayata gözlerini yumdu. 

En büyük eserim dediği Cumhuriyet ise 100. yaşını doldurmak için gün sayıyor.

Milli Şef döneminin, demokrasiye geçiş sancılarının, askeri müdahaleler ile geçen yılların ardından Türkiye Cumhuriyeti, 50. yılına 1973’te adım attı.

Tüm yurtta coşkuyla kutlanan Cumhuriyet’in 50. yılı; aynı dönemlerde artan sağ sol olayları ve askerin siyaset üstündeki etkisinden dolayı ülkenin üstünde kara bulutlar dolaşsa da halkta büyük bir heyecan uyandırdı. 

‘Müjdeler var yurdumun toprağına taşına geldik Cumhuriyet’in 50 şeref yaşına.’ sözleriyle bestelenen 50. Yıl marşı da günümüzde hala çalınan ve bilinen eserlerden.

12 Eylül 1980 Darbesi sonrası yeni bir döneme giriş yapan Türkiye, bu siyasi atmosfer altında 29 Ekim 1983’te 60. yaşını kutladı.

Darbe sonrası demokrasiye yeniden geçiş çalışmalarının yapıldığı bu dönemde Türkiye, yaralarını sarmaya çalışıyordu. 

60. Yıl aynı zamanda Türkiye’nin 1980’ler ve 90’larına damgasını vuracak Anavatan Partisi’nin iktidara geldiği yıl oldu.

1923’ün üstünden 60 yıl geçmiş, Türkiye karşı karşıya kaldığı tüm zorluklara rağmen ayakta kalmaya devam etmişti.

Günümüzde 30’lu yaşlarının sonuna doğru gelen herkesin hatırlayabileceği en coşkulu bayram kuşkusuz 75. Yıl kutlamalarıydı.

29 Ekim 1998’de özel olarak hazırlanan 75. Yıl bayrağı ve flamaları ile Türkiye, bayram coşkusunu doyasıya yaşamıştı. 

75. Yıl kutlamaları özellikle laiklik konusunda hassasiyeti olan kitleler tarafından büyük bir kampanyaya dönüştürülmüş ve Cumhuriyet’e sahip çıkma misyonu kitlesel bir dava haline getirilmişti.

Türkiye’nin o dönemde 28 Şubat Süreci’ni yaşadığını ve Refah/Fazilet Partilerine karşı kampanyalar yürütüldüğünü de anımsatmamız gerekir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını doldurmasına günler kala, kutlama etkinliklerinin beklenilen seviyenin altında olduğu değerlendirmeleri yapılıyor. Özellikle İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarının etkisiyle kutlamaların coşkusunda azalma olacağı ifade ediliyor.

Öte yandan, her ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş yılının coşkuyla kutlanması gerektiğini düşünenlerin sayısı da hiç az değil.

100. Yıl haftasına girdiğimiz bu günlerde, Cumhuriyet’in coşkusunu ve heyecanını tüm yurtta nasıl yaşayacağımızı ise hep birlikte göreceğiz. 

İçeriğimizi Atatürk’ün 10. Yıl Nutku’nun sonunda ifade ettiği temennisiyle bitirelim:

‘Ebediyete akıp giden her 10 senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle kutlamanı gönülden dilerim’

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir