Üç bin yıllık dolmenler defineciler tarafından yok ediliyor
6 mins read

Üç bin yıllık dolmenler defineciler tarafından yok ediliyor

Trakya’nın en önemli kültürel miraslarından olan, birçok noktada tespit edilen yaklaşık 3 bin yıllık dolmenler, definecilerin talanına uğruyor. Mezar anıt olma özelliği taşıyan dolmenlerin nadir örneklerinden biri de Edirne’nin Lalapaşa ilçesi Doğanköy’de bulunuyor.

Doğanköy’deki Traklara ait ‘Ana Tanrıça Tahtı’nın da bulunduğu tapınağın etrafındaki dolmene, bölgede farklı büyüklükteki birçok dolmen ve yakılan ölülerin küllerinin konduğu kaplarının yerleştirilmesi için yapılan kistler de eşlik ediyor.

‘İNSANLIĞIN EN BÜYÜK KÜLTÜR MİRASLARI ARASINDA SAYILIYOR’

Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanlığı’ndan emekli Prof. Dr. Engin Beksaç, Trakya dolmenlerinin, genel niteliği itibarıyla bölgenin en önemli anıtlarının başında geldiğini söyleyerek, “3 bin yılı aşan bir geçmişi olan bu anıtlar dünya üzerinde insanlığın en büyük kültür mirasları arasında sayılıyor. Avrupa’da ve dünyanın pek çok yerinde bizim sıklıkla rastladığımız dolmen geleneğinin esasında çok önemli bir bölümünü Türkiye toprakları içinde de görmemiz mümkün.

Bunların en tipik olanları özellikle Trakya’da karşımıza çıkıyor. Bunlar çok sınırlı bir bölgede. Edirne’nin Lalapaşa ilçesinde yoğunluk kazanıyor ve ayrıca Kırklareli merkez gibi ilçelerinde de yoğun olarak dolmen dokusuna rastlayabiliyoruz. Dolmenler sadece Türkiye’de değil, Bulgaristan’da ve Yunanistan’da da bunların uzantılarını görüyoruz. Yani esasında çok geniş bir alana yayılan önemli bir kültür mirası” dedi.

‘TURİZME AÇILMASI GEREKİYOR’

Dolmenlerin korunması gereken kültür miraslarının başında geldiğini söyleyen Prof. Dr. Beksaç, “Zaman çok basit gibi görünse de dolmenler çok önemli bir kültistik geçmişin parçası. Bir kültistik işlevi olan anıtlar olarak dikkatimizi çekiyor. Genellikle ölüm kültürüyle yakın bağlantısı olduğu bilinen dolmenlerin sadece bu kadar basit bir işlev olmadığı, başka işlevlerde taşıdığını biliyoruz.

Ana tanrıça kültürüyle iç içe geçmiş dolmenlerin yani gerçekten Trakya’da çok önemli bir yeri var ve bunların itinayla korunması ve çok özenli bir biçimde turizme açılması gerekiyor. Dolmenlerin turizme açılması sadece Edirne için değil, bulundukları köyler ve Lalapaşa açısından da çok önem taşıyor.

Bugün dünyada bu dolmen ziyaretleri yapan turistik gezilerin çok çok önemli bir yeri var. Ve büyük önem taşımakta yani Türkiye turizminin bayağı zor günler yaşadığı bu süreçte bu kültür mirasının gerçekten Türkiye’nin kültür turizmi açısından da büyük bir değer kaynağı olduğu kanısındayız. Bu nedenle de acilen korunmaları ve bunların itinayla saklanmaları gerekiyor” diye konuştu.

Dolmenin kelime anlamının ‘masa taşı’ olduğunu belirten Prof. Dr. Beksaç, genellikle Avrupa’da çok yoğun olarak karşılaşılan anıt tipi olduğunu kaydederek, “Bunlarda 4 kaya üzerine bir kapak taşı var. Gene kayanın konulmasıyla yapılan bir anıt tipi ama bunların farklı biçimleri olanları da var.

Yani bu 4 kayanın üzerine konan kapak dışında başka bir odası olan tipi de var dolmenlerin. Bu tek ve çift odalı dolmen olarak bildiğimiz bir anıt tipi. Genellikle cenaze anıtı olarak, bir türbe olarak, bir ata kültürü yadigarı olarak karşımıza çıkan bir anıttır.

Trakya’da dolmenleri açısından en önemli köylerden biri olan Doğanköy ve bu köy gerçekten iyi korunmuş dolmenleriyle dikkat çeken bir köy. Ve dolmenler kalite açısından da çok dikkat çekici şekildedir.

Şu anda Doğanköy’ün en tanınmış olan dolmeninden sonra gelen maalesef çok az tanınmasına rağmen çok önem taşıyan bir delik taş olarak bir dolmenin yanındayız. Trakya’da iki tane sözcük var. Kapaklı kaya ve delikli taş üzerinde kapak taşı olan dolmenlere genellikle kapaklı kaya deniyor. Özellikle üst kapağı düşmüş. Bu tip dolmenlere ise delikli kaya deniyor.

Esasında bulunan her ikisi de dolmen. Şu andaki dolmenin üst kapak taşı düşmüş ama bu son yıllarda değil. Çok eski yıllarda düşmüş. Onun dışında gayet iyi durumda olan bir dolmen. Zaten Doğanköy’deki dolmenlerin hemen hemen hepsinde biz bu iyi korunmayı görebiliyoruz. Yani burada önünde bulunduğumuz dolmen iyi bir çalışmayla çok veri verecektir” ifadelerini kullandı.

‘DEFİNECİNİN ARADIĞI ŞEY DOLMENDEN ÇIKMAZ’

Dolmenlerde define bulunmadığını söyleyen Prof. Dr. Beksaç, “Defineciye şunu söylemek lazım. Definecinin aradığı şey dolmenden çıkmaz. Onların aradığı paradır, altındır, değerli malzemedir. Onlar dolmende yok, aramayın. Çünkü bu tip malzemenin çok daha öncesindeki bir süreçle bağlantılı bir anıt tipidir dolmenler.

Buraya gelen defineci sadece yakıp, yıkar tarumar eder. Tarihi eseri mahveder. Onun dışında da hiçbir şey bulamadan gider. Ama verdiği zarar sadece zamanla değil, bundan sonraki bütün yüzyıllar için, insanlık için önemli bir insanlık suçu olarak kalmaya mahkumdur” diye konuştu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir